Panik atak nedir?
Panik atak, gerçek bir tehlike veya bariz bir neden olmadığı halde aniden gelen ve ciddi fiziksel reaksiyonları (tepkileri) tetikleyen yoğun korku durumudur. Panik atak meydana geldiğinde kontrolünüzü kaybettiğinizi, kalp krizi geçirdiğinizi, hatta öleceğinizi düşünebilirsiniz. Duyduğunuz korku o kadar yoğundur ki nefesiniz sıkışıp, göğüsünüz ağrımaya başlar. Semptomlar her bireye göre farklılık gösterebilir. Kiminin sadece göğsü sıkışırken, kimine bayılma hissi gelir.
Panik atak geçiren insanların büyük bir kısmı atakların geleceği yerden ve durumdan kaçınmak isterler. Örneğin tek başına evde kalmak ya da sokağa yalnız çıkmak başlı başına bir sorun haline gelir. Yaşanılan durum insanı hayatın içinde aktif ve akışkan olmaktan alıkoyar. Bir süre sonra asansöre binememeye, kalabalık yerlere gidememeye hatta toplu taşıt araçlarıyla seyahat edememeye (örneğin Viyana’da yaşıyorsanız, U-Bahn’a binemiyorsunuzdur) kadar ilerler. Gitgide yalnız kalan, korkusu içini kemiren ve içine kapanan bir bireye dönüştüğünüzü düşünürsünüz. Görüyoruz ki, panik atak, yaşamsal tehlike yaratmamasına rağmen korkutucu olabilir ve yaşam kalitenizi önemli ölçüde düşürebilir.
Peki nedir bu panik atak?
“Önce içime büyük bir korku geliyor, sonra terlemeye başlıyorum. Boğazım düğümleniyor ve aniden kalbim sıkışıyor” diye tarif etmeye başlıyorsanız, çok büyük ihtimalle siz de panik atak geçiriyorsunuzdur.
Panik atak geçirenler genelde bu tuhaf durum ve büyük korkunun nereden geldiğini anlamazlar.
Şimdi sıkı durun: Panik atak sanıldığı gibi bir korku krizi değil, öfke krizidir. Öfke yer değiştirerek (bakınız: savunma mekanizmaları) korku olarak gün yüzüne çıkar. O güne kadar içinizde tuttuğunuz ya da tutmak zorunda kaldığınız bütün tepkiler, duyduğunuz aşağılanmalar, hak etmediğiniz tavır ve hareketler, yaşamak zorunda bırakıldığınız durumlar, kısacası yeri geldiğinde tepki gösteremeyip, tepkinizi dışarı çıkarmak yerine yutmak zorunda kaldığınız bütün durumların artık “ben dışarı çıkmak istiyorum” diye aynı deprem gibi sizi sarsmasıdır. Aynı deprem gibi diyorum ya, aynen öyle işte; minik minik ataklarla gelir, siz görmezden geldikçe atakların sıklığı ve şiddeti artar. İçinizde biriktirdiğiniz bütün öfke, siz gereken tepkiyi vermediğiniz ya da veremediğiniz için, fiziksel tepki olarak dışarı çıkıyordur. Artık içinize daha fazla atacak yer kalmamıştır. Panik atak geçirmek aslında vücudunuzun size verdiği çok önemli bir mesajdır. Vücudunuz size “ben bu hayattan memnun değilim, mutlu değilim, değiştirmen gereken yerler var” mesajı yollar. Bu sinyallere kulak vermek ve üzerine değerlendirme yapmak ruh ve fiziksel sağlığınız için çok önemlidir.
“Peki neden korku duyuyorum” diye mi soruyorsunuz? Anlatayım: evet korku duyuyorsunuz, ama korktuğunuz şey aslında dış dünya değil, korktuğunuz şey içinizde patlamaya müsait olan öfke krizi. Aslında biliyorsunuz ki, o öfke dışarı çıkacak bir yol bulsa, aslında sorununuz olan insanlarla ilgili gerçekten korkutucu ve onların hoşuna gitmeyeceğini düşündüğünüz durumlar yaşanılabilir. Yani asıl korktuğunuz şey kendi öfkenizi kontrol altında tutamamaktır. Bu süreç bilinçli bir şekilde değil, bilinçaltında işler. Kararlar bilinçaltında verilir. Bu yüzdendir ki, doktora gittiğinizde sadece ilaç alarak çıkarsanız, büyük ihtimalle kullandığınız ilaç işe yarayamayacaktır. Çünkü ilaç sizin öfkenizi atıp, rahatlamanıza yardımcı olamaz. Sadece rahatlatır, ama öfke ve korku yerinde kalır. Psikoterapi, panik atak için etkili bir tedavi yöntemidir. Eğer panik ataktan kurtulup, özgürce hareket edebileceğiniz ve düşünebileceğiniz, kendinize güvenip tepkinizi rahatlıkla gösterebileceğiniz bir hayata sahip olmak istiyorsanız, psikoterapi size bu kapıyı açacaktır.